1965 kavgası: Sinematek ve Yeşilçam

Onat Kutlar’ın başını çektiği 1965’te kurulan Sinematek Derneği, var olan Yeşilçam düzeninin değişmesi gerektiğine inanmakta, daha kaliteli ve devrimci filmler yapılmasını önermektedir. Lütfi Akad, Metin Erksan, Atıf Yılmaz, Halit Refiğ, Ertem Göreç ve akademisyen Sami Şekeroğlu gibi isimlerin olduğu Yeşilçamcılar ise bir “halk sinemasından” yanadır. Sinematek, kültür emperyalizminin ajanı olmakla, Türk sinemasına düşmanlık yapmakla suçlanır.

Yazar Tunca Arslan, Sinematek’in ortaya çıktığı ortamı Aydınlık gazetesindeki köşesinde ele aldı. Devrimci ve ulusal sinemanın karşı karşıya geldiği süreci Arslan şu sözlerle yazdı;

“1965’te kurulan Sinematek Derneği, çok özetle, Fransız Sinemateki’nden ilham ve destek alan, dergi çıkaran, tartışmalar düzenleyen bir film kulübüdür. Onat Kutlar, Rekin Teksoy, Şakir Eczacıbaşı, Jak Şalom, Hüseyin Baş, Cevat Çapan, Tuncan Okan gibi isimlerin gayretiyle dernekte Sovyetler Birliği’nden Cezayir’e, Fransa’dan Polonya’ya, Brezilya’dan Hindistan’a kadar değişik ülkelerden filmler gösterilmekte, o güne kadar Yeşilçam örnekleriyle sınırlı kalan film kültürümüze yeni boyutlar kazandırılmaktadır. Türk sinemasının ilk dönemine damga vuran Muhsin Ertuğrul da Sinematek’in kurucularından biridir. Sinematek, var olan Yeşilçam düzeninin değişmesi gerektiğine inanmakta, sade suya tirit filmleri topa tutmakta, daha kaliteli ve devrimci filmler yapılmasını önermektedir.

DEVRİMCİ SİNEMA VE ULUSAL SİNEMA
Lütfi Akad, Metin Erksan, Atıf Yılmaz, Halit Refiğ, Ertem Göreç ve akademisyen Sami Şekeroğlu gibi isimlerin olduğu Yeşilçamcılar ise bir “halk sinemasından” yanadır ve Sinematek, kültür emper- yalizminin ajanı olmakla, Türk sinemasına düşmanlık yapmakla suçlanır. O dönemde çekilen çoğu toplumcu gerçekçi filme imza atan ve sonradan da çoğunlukla aynı doğrultuda çalışacak olan bu yönetmenler, Yeşilçam sistemiyle barışık bir ulusal sinema oluşturma gayreti içindedir.

İlginç olan, o dönemde Türk sinemasında devrimci bir kopuş gerçekleştirmeye başlayan Yılmaz Güney, ne Sinematekçidir ne de Yeşilçamcı. İtalyan Yeni-Gerçekçilik akımından etkilenmiş olan Güney’in gönlü belki Sinematek’ten yanadır ama pratiğiyle Yeşilçam’ın içindedir. Dolayısıyla pek karışmaz bu tartışmaya.

Önder Esmer’in “Aşk, Ateş ve Anarşi Günleri: Türk Sinemateki ve Onat Kutlar” adlı 75 dakikalık belgeseli, büyük oranda bu tartışmaya yer ayırarak ele aldığı kişiliğin portresini çıkarıyor, Onat Kutlar’ın yaşamını ve çalışmalarını anlatırken Türk sinema tarihinden bir kesiti de olanca canlılığıyla gözler önüne seriyor. Zengin ve özgün arşiv görüntüleri ile ses kayıtlarına yer veren belgeselde Burçak Evren’den Hülya Uçansu’ya, Rekin Teksoy’dan Atilla Dorsay’a, Aydın Sayman’dan Cevat Çapan’a, Nijat Özön’den Giovanni Scognamillo’ya, Vecdi Sayar’dan Ömer Pekmez’e, Ahmet Soner’den Ali Özgentürk’e kadar Kutlar’ı ve Sinematek’i yakından tanıyan isimlerle röportajlar yapılmış. Onat Kutlar’ın eşi Filiz Kutlar, oğlu Mazlum Kutlar, yeğeni Ahmet Kutlar ve kız kardeşi Seza Kutlar Aksoy da anlatımlarda bulunuyorlar.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir