İktidar ekonomik krize bir çözüm bulamıyor.
Yerel seçimi kaybetmemek için parasal sıkılaştırmayı tam uygulayamıyor.
İktidar “emeklilere zam yapacak kadar paramız yok” diyerek Hazineyi ne hale getirdiğini de açıklamış oldu.
Merkez Bankası’nın piyasaya verdiği dövizi kısmen sınırlaması bile Tahtakale’de döviz büroları önünde çift sıralar oluşmasına neden oldu. Döviz fiyatları yükseldi. Yeniden döviz satışıyla eski düzeye düşürmeye çalışıyor.
İktidar şu gerçeği anlamalı ki gerçek enflasyonun çok altında faiz verdikçe vatandaşın döviz talebi devam edecektir. Türk Lirası’nda kaldıkça parasının eridiğini gören vatandaşın dövize, altına, eve, arsaya yönelmesi doğaldır.
Tabii bu durum tasarrufu olan vatandaşlar için geçerli. Tasarrufu bir yana geçinemeyen vatandaş ucuz ekmek, yağ, et kuyruklarında günlerini tüketiyor.
Dövizi değerli Türk Lirası’nı değersiz kılan iktidarın izlediği yanlış politikalar oldu. “Faiz nedendir enflasyon sonuç” gibi yanlış bir yaklaşımla faizi enflasyonunun çok altına indiren iktidar, bu politikanın yol açtığı yüksek enflasyon, yüksek döviz fiyatının getirdiği sorunları çözemiyor.
Bu yanlıştan dönüp faizleri yükseltmeye başlasa da yükseltilen faiz oranı yine hem TÜİK’in resmi enflasyonunun hem de ENAG enflasyonunun çok altında. İktidar bu sorunları çözecek kanal bulamıyor. Elinde bir tek fiilen IMF paketlerini aratmayacak acı reçete formülü duruyor.
Acı reçetenin anlamı ekonomik krizini faturasını vatandaşa yüklemek. Ücretleri düşük tutup dolaylı vergileri artırmak. Parayla sunulan kamu hizmetlerinin fiyatını yükseltmek. Yeni vergiler koymak. Böylece Hazine açığını yine vatandaşın cebinden almak. Vatandaşın satın alma gücünü iyice kırmak. Böylece talebi düşürüp enflasyonu dizginlemek.
Bu yöntem ateşini düşürmek için hastayı öldürmeye benzeyen bir yöntem. Hastayı öldürürseniz elbette ateşi düşer. Ama hastalığı tedavi etmiş olmazsınız. Neden olduğunuz ekonomik krizde sermaye sınıfı için ülkeyi vergi cennetine, işçi, memur, emekli, küçük esnaf için vergi cehennemine çevirirseniz, vatandaşı ölmekten beter edersiniz.
Şimdi anlaşılıyor ki iktidar yerel seçim sonrasında acı reçeteyle vatandaşın cebinden daha fazla para alarak kaynak yaratmaya çalışacak.
Beklenti, seçimden sonra vatandaşa büyük yük olan KDV, ÖTV gibi vergileri artırmak, adına servet vergisi denmese de taşınmazı olan vatandaşlardan daha fazla vergi almak. Otoyol, köprü gibi parayla sunulan kamu hizmetlerinin fiyatlarını artırmak. Belki kredi kartlarının limitlerini düşürmek, taksit sayılarını azaltmak, kartlardan alınan komisyonu yükseltmek gibi yöntemlerle vatandaşın talebini düşürmek.
Bunun adı acı reçetedir. Bu politika vatandaşı yaşam standardını düşürerek, boğazından keserek daha kötü yaşam düzeyine mecbur kılar.
İktidarın acı reçetesi yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapar.