Birçoğumuz, bir bebeğe baktığımızda ona özeniriz. “Ne güzel, dünyada olup biten her şeyden habersiz; dert yok, tasa yok.” deriz. Ancak gerçekten de durum böyle mi?
Bir bebek de kaygı (anksiyete) bozukluğu geliştirebilir mi ya da depresyona girebilir mi? Uzmanların vakaları, bu duruma bir açıklık getiriyor!
Bebeklerin gözünden her şey toz pembeymiş gibi görünse de aslında iç dünyaları farklı olabilir.
Evet, bebeklerin onlara kötü duygular hissettirecek bir hayat hikâyeleri ya da deneyimleri pek olmasa da bu onların depresyon ya da anksiyete yaşamayacağı anlamına gelmiyor. Pediatrik Psikolog Christina Fiorvanti, bu durumu şöyle açıklıyor:
“Bebekliğin endişesiz ve mutlu bir dönem olduğuna dair kanımız olsa da birçok açıdan korkutucu ve bunaltıcı şeyler hissediyor olabilirler.”
Tabii ki bebeklerdeki depresyon, yetişkinlerdeki kadar yaygın değil ancak 40 bebekten birinin depresyon belirtileri taşıdığı tahmin ediliyor. Kulağa yine de fazla geliyor değil mi?
Peki bir bebek depresyona neden girer ki?
Elbette bebekler bizim kadar geçmiş deneyimlerini baz alarak depresyon geliştirmeye yatkın değil fakat belli başlı sebepleri var. Örneğin ilgi eksikliği, beyin kimyası, çevresel faktörler, genetik, ebeveynlerin ya da bakıcıların ruh sağlığı gibi durumlar bebeklerde depresyona sebep olabilir.
Hatta duyguları geliştirirken etraflarından çok şey öğrendikleri için depresyondaki bir ebeveyne sahip bebeğin depresyon geliştirme ihtimali daha da artıyor. Bunun yanı sıra yoksul ya da çocuklarına kötü muamele gösteren ailelerin çocukları da depresyon konusunda risk altında.
Bebeklerde görülen depresyon hakkında yeterince bilgiye sahip değiliz çünkü bir bebek duygularını, iletişim içinde aktaramaz.
Bebekler; korkularını, isteklerini, hüzünlerini ve bunlar gibi birçok farklı duyguyu dilleriyle ifade edemediklerinden depresyonda olduklarını anlamanın tek yolunun davranışlarındaki değişikliklere bakmak olduğunu söylüyor Psikolog Patricia A. Farrell.
Bebeklerde depresyonun belirtilerini ise nadiren gülmeleri, sık sık boşluğa bakmaları, sosyal etkileşim kurmanın zor olması, normal davranışlarında bir farklılık görülmesi, sessiz ve sakin olmaları olarak sıralayabiliriz. Öte yandan ağlamak, kesinlikle depresyona işaret ediyor demek değildir hatta ağlamamasının sebebi depresifliği bile olabilir.
Bebeklerde depresyonun nasıl önüne geçebiliriz o hâlde?
Semptomlar kısa süreliyse muhtemelen depresyondan alakasızdır fakat devam ederse doktoruyla görüşmeli ve bebeğe uygun bir tedavi yöntemi bulunmalı.
Örneğin ebeveyn-bebek psikoterapisi bu yöntemlerden biri. Buna ek olarak oyunlar oynamak, fiziksel/ruhsal temas kurmak veya sizden etkileniyorsa kendi ruh sağlığınızı düzeltme yoluna gitmek de çözümlerden olabilir.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: