Bu politikalar çerçevesinde Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ön plana çıkıyor. Bu kurumlar aracılığıyla öğrenciler özel sermayeye ucuz işgücü olarak gönderilirken, eğitimlerini okul yerine fabrika veya atölyede, öğrenimlerini öğretmenlerden değil ustabaşlarından alıyor.
14-18 yaş arası öğrenciler staj adı altında denetimden yoksun bir biçimde ağır işlerde çalıştırılıyor. MESEM çarkı bu zamana dek sekiz öğrencinin yaşamını yitirmesine neden oldu.
CHP Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever, MESEM programına ilişkin verileri Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e sordu. Can kayıplarını gizleyen bakanlığın yanıtına göre, MESEM programı kapsamında 14-22 yaş arası 18 bin 801’i yabancı uyruklu olmak üzere toplam 1 milyon 97 bin 337 öğrenci bu kurumlarda eğitim görüyor. Bakanlık öğrencilerin inşaat, metal, ağaç, motor ve makine gibi ağır faaliyet yürüten işyerlerinde de çalıştırıldığını itiraf ederken, kaza ve can kayıplarının da bu sektörlerde çalışan öğrencilerde görüldüğünü belirtti.
“DEVLET ORTAK OLUYOR”
Bakanlığın yanıtını değerlendiren Ersever şöyle konuştu: “Bakanlık veri saklayarak bir anlamda bu cinayetlere ortak oluyor. Artan işsizlik, derinleşen yoksulluk ile birlikte MESEM’lere olan talep de artıyor. Amaç ara eleman yetiştirmek.
“BEDAVA İŞ GÜCÜ”
Ancak fabrikalardan içeri adım bile atmaması gereken ufacık çocuklar bizzat devlet eliyle sokuluyor ve çocuk işçiliği, emek sömürüsü meşrulaştırılıyor. 9, 10, 11. sınıf öğrencilerine en az asgari ücretin yüzde 30’u, 12. sınıf öğrencilerine ise asgari ücretin yüzde 50’si ödeniyor. İşverenin yaptığı bu ödeme devlet tarafından karşılanıyor. İşverenin cebinden bir kuruş çıkmazken, bu öğrenciler bedava işgücü olarak ağır koşullarda çalıştırılıyor.”