CHP MYK, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında, Samsun’da toplandı. Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasıyla ilgili “Bu olayların en kilit isimlerinden biri de bizim ‘suç işleri bakanı’ olarak nitelediğimiz Süleyman Soylu’dur. Süleyman Soylu’nun derhal dokunulmazlığının kaldırılarak yargılama sürecine dahil edilmesi gerekmektedir” dedi. AKP’nin ‘etki ajanlığı’ düzenlemesini de içeren ‘9. Yargı Paketi’ni eleştiren Yücel, “Bu düzenleme, ‘Hükümeti eleştireni bir kılıf bulup içeri tıkarım, istediğin kadar da ceza veririm’ demek” diye konuştu. Yücel, “Hamas’ı Kuvayı Milliye’ye benzetmek, gaflet, dalalet ve cehalettir” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla dün Samsun’a geldi. Burada kutlama ve yürüyüşlere katılan Özel, bugün ilk olarak Atakum Belediyesi’ni ziyaret etti. Özel, Samsun programının kapanışında ise CHP MYK’yı topladı.
Parti Sözücüsü Deniz Yücel, saat 11.30’da başlayan toplantı devam ederken açıklama yaparak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İran halkına başsağlığı dileyen Yücel, tasarruf tedbirleri üzerinden iktidarı eleştirdi. Yücel’in açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
”AKP’NİN AMACI YARGI REFORMU DEĞİL, YARGIYI ELE GEÇİRMEK”
Gündemdeki ‘9. Yargı Paketi’ne ilişkin eleştirilerini sıralayan Yücel, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan 30 Mayıs tarihinde Yargı Reformu Strateji belgesini açıkladı. Şatafatlı sözlerle süsleyip anlattığı bu strateji belgesinden hemen sonra adı yargı reform paketi olan ama içeriğinde reformun R’si dahi olmayan kanun teklifleri Meclis’e geldi. 2019’dan bugüne kadar tam 8 reformu paketini Meclis’e getirdiler. Hiçbiri gerçek anlamda yargı reformu değildi. Çünkü AKP’nin amacı aslında yargı reformu yapmak değil, yargıyı ele geçirmek. Ya ülkücü, AKP’li, tarikat dalgası yüzünden 36 tur boyunca Yargıtay Başkanı’nı seçemedi. AKP bunu sistematik bir şekilde bilerek ve isteyerek yaptı. Hak ve özgürlükler korunup geliştirilecek dediler. AKP’ye muhalif olan herkesi hedef gösterip apar topar gözaltına aldılar. Savunma hakkı dediler. Sonra kalkıp baroları bölüp parçalayan, avukatları kutuplaştıran, çoklu baro denilen bir garabet teklifi tüm baroların itirazlarına rağmen Meclis’ten geçirdiler. Adalete erişim kolaylaşacak dediler. Anayasa Mahkemesi binlerce dosyada makul sürede yargılanma hakkını ihlal edildiğine karar verdi. AKP iktidarı öğrencisinden sanatçısına, esnafından işçisine herkesi susturmak ve baskı altına almak için yargıyı kullandı. Üstelik de bunu yargı reformu adı altında yaptılar. Şimdi Meclis’te bu yargı paketlerinin dokuzuncusu geliyor. Bu yargı paketinde AKP etki ajanlığı denen bir hukuk garabetini Meclis’e getirmeyi hedefliyor.
Nedir bu etki ajanlığı düzenlemesi? Basında yer alan haberlere göre bu düzenlemenin gerekçesi şöyle, devletin iç ya da dış siyasal yararına yönelik olarak gerçekleştirilen bazı faaliyetlerin cezalandırılması söz konusu olacak. Bu kapsamda iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi alanlar devletin iç ya da dış siyasal yararları kavramı içerisinde değerlendirilecek. Bu gibi alanlarda yapılan eleştiriler haberler, açıklamalar ya da faaliyetler suçun konusunu oluşturabilecek.
Böyle bir düzenleme kanun yapma tekniğine, ceza hukukunun temel prensiplerine, Anayasa’da teminat altına alınan temel hak ve hürriyetlere aykırı ve sadece ve sadece AKP’nin keyfi uygulamalarına hukuki bir kılıf bulma çabasından başka bir şey değildir. Bu düzenleme ne demek biliyor musunuz? ‘Hükümeti eleştireni bir kılıf bulup içeri tıkarım, istediğin kadar da ceza veririm’ demek. Geçmişte buna benzer düzenlemeler Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Ancak AKP ısrarla Meclis’teki çoğunluğuna güvenerek Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı düzenlemeleri Meclis’e getirmeye devam ediyor.
“BU OLAYLARIN EN KİLİT İSİMLERİNDEN BİRİ DE İÇİŞLERİ ESKİ BAKANI”
Ayhan Bora Kaplan soruşturmasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Yücel, şunları söyledi:
“Emniyet teşkilatımızın mensuplarıyla çetelerin üst düzey bürokratların da adının karıştığı bir darbe yapılanmasından devlet içerisinde bir hesaplaşmadan bahsediliyor. Üç-beş sene öncesine kadar sokaklarda torbacılık yapan, sonradan çete liderliğine terfi eden biri nasıl olur da devletle bu denli üst düzeyli ilişki kurar, oralara sirayet eder. Emniyet teşkilatına yıllarca FETÖ’den referans almadan polis almazsanız, liyakati değil çeşitli tarikatları ve FETÖ referansını dikkate alırsanız netice böyle olur. Ne yaparsanız yapın, dikiş tutmaz. Korkarız ki daha kötü günler bizi bekliyor. Bu olayların en kilit isimlerinden biri de İçişleri eski Bakanı. Bizim ‘suç işleri bakanı’ olarak nitelediğimiz Süleyman Soylu’dur. Yargıya, adalet mekanizmasına ve devlete hak ettiği itibar ve güven yeniden kazandırılmak istiyorsa Süleyman Soylu’nun derhal dokunulmazlığının kaldırılarak yargılama sürecine dahil edilmesi gerekmektedir.”
“HAMAS’I KUVAYI MİLLİYE’YE BENZETMEK GAFLET DALALET VE CEHALETTİR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’de Kuvayı Milliye ne ise HAMAS da odur” açıklamasını eleştiren Yücel, şu ifadeleri kullandı:
“Geçtiğimiz günlerde Sayın Erdoğan binlerce sivilin ölümünden sorumlu olan Hamas’ı Kuvayı Milliye’ye benzetiyor ve diyor ki ‘ama Anadolu’yu savunuyor’. Ya arkadaş bugün Hamas’ı Kuvayı Milliye’ye benzetmek kendi tarihini bilmemek, atalarının bu topraklarda verdiği mücadeleyi hafife almak demektir. Bugün Hamas’ı Kuvayı Milliye’ye benzetmek, gaflet, dalalet ve cehalettir. Kuvayı Milliye’nin her bir mensubuna hakarettir. Kuvayı Milliye’nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Mustafa Kemal Atatürk öyle büyük bir liderdir ki bir taraftan vatanını ve milletinin bağımsızlığı için ordularının başında savaşmış bir komutan. Bir taraftan da “bayrak bir ulusun bağımsızlığını simgesidir. Onurudur, şerefidir. Ne olursa olsun çiğnenmez diyerek önüne serilen bayrağı yerden kaldırtan ve çiğnemeyen bir lider. Siz hiç Kuvayı Milliyecilerin sivilleri katlettiğini duydunuz mu? Anadolu’yu savunmak, biz varken Hamas’a düşmez. Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün bağımsızlık davasını hala sürdüren ve bu uğurda ölmeyi göze alanlarız. İhtiyaç olursa Anadolu’yu biz savunuruz. Net bir şekilde ifade edeyim Kuvayı Milliye, dünya siyasi tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir halk hareketidir.”