İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahyan’ın da içinde bulunduğu heyette bulunan yetkililer helikopter kazası sonucu yaşamını yitirdi.
Önceki gün gece saatlerinde kötü hava koşulları sebebiyle sert iniş yapmak zorunda kalan helikopter kafilesi kaza yaptı. Arama-kurtarma ekipleri bölgeye sabah saatlerinde ulaştı.
Gelişmelerin ardından İran devlet televizyonu Reisi de dahil olmak üzere tüm yetkililerin hayatını kaybettiğini doğruladı.
Konuya dair Cumhuriyet TV ekranlarından değerlendirmelerde bulunan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Arif Keskin, İran iç kamuoyunda bu ölümün rejime muhalifleri mutlu ederken radikal kesimleri üzdüğünü belirtti. Keskin, İran halkının büyük bir kısmının ise yaşananlara kayıtsız kaldığını ekledi.
“ÖLÜM KOMİTESİ” İÇERİSİNDEYDİ!
İbrahim Reisi’nin İran toplumunda sempati duyulan bir isim olmadığını belirten Keskin, “Devrim sonrasında Reisi, rejim muhaliflerinin tasfiyesinde önemli bir rol oynuyor ve sert yargı kararlarıyla biliniyor. 1988’de üç ay içerisinde kimilerine göre 3 bin 500, kimilerine göre 6 bin kişi, kimilerine göre de 12 bin kişi idam ediliyor. Reisi bu idamları gerçekleştiren “ölüm komitesi” içerisinde yer alıyor. Bunun yanında Reisi’nin kayınpederi aşırı radikal bir isim. Reisi’nin ideolojik profili İran’ın en radikal dinci noktasında kalıyordu” ifadelerini kullandı.
Reisi’nin cumhurbaşkanı seçildiği 2021 seçimlerinin demokratik olmayan koşullarda geçtiğine vurgu yapan Keskin, “Neredeyse tüm rakiplerini elediler ve Reisi’nin kazanması için tüm koşulları oluşturdular. Bu halkta ve rejimin kendis içinde antipati kazanmasına sebep oldu. Cumhurbaşkanı olduktan sonra da kötü performans gösterdi. Son dönemde polis yeniden sokağa indi. Kadınlara yönelik zorbalık arttı. Buna imza atan ise yine Reisi’dir” dedi.
MÜCTEBA HAMANEY SİYASETTE ETKİLİ Mİ?
Reisi’nin İranda’ki en üst yönetim makamı olan dini liderlik makamına geçmesi Ali Hamaney’in ölümünün ardından muhtemel görülüyordu. Reisi’nin bu makam için rakibi ise Ayetullah Ali Hamaney’in oğlu Mücteba Hamaney’di.
Reisi’nin ölümü Mücteba Hamaney’in şansının arttığına dair yorumlara sebep oldu.
Keskin, “Reisi cumhurbaşkanı olmadan önce dini liderlik için daha güçlü bir adaydı ancak cumhurbaşkanıyken başarısız bir yönetim sergilemesi bu ihtimali azaltıyordu. Birçok kişinin ismi dini liderlik için geçiyor. Mücteba Hamaney ile ilgili uzun süredir tartışılan bir konu var. Bir kısım kişi siyasetle bile ilgilenmediğini söylerken bir kısım kişi de gizli bir güç olduğunu iddia ediyor” diye konuştu.
“GÖRÜNÜR OLMADAN SİYASET YAPIYOR”
Mücteba Hamaney’in görünürde olmasa da perde arkasında ülkedeki devrim muhafızları başta olmak üzere radikal örgütlerle yakın ilişkileri olduğunu söyleyen Keskin, “Görünürde Hamaney’in ailesi siyasetin içinde değil, oğlu Mücteba Hamaney onunla politik toplantılara katılmıyor. Ancak İran iç siyasetinden gelen bilgilere göre Mücteba Hamaney görünür olmadan siyaset yapıyor. Örneğin İran televizyonunu dini lider yönetir. İran televizyonu başkanı bir söyleşisinde Mücteba Hamaney ile birlikte neler yaptıklarını anlattı. Anlaşılıyor ki Mücteba Hamaney, siyasette etkin bir pozisyonda. Hamaney’i bugün İran’daki radikal grupları koordine ettiği söylenebilir. Yasal alanda radikal grupların etkinliğini sağlıyor” ifadelerini kullandı.
“İRAN REJİMİ PARAMPARÇA”
Mücteba Hamaney’in dini liderlik konumuna gelmesinin rejimin zorunlu olarak daha sert hale gelmesine yol açacağını öne süren Keskin, “Rejim daha fazla sertleşmeyi kaldıramaz. Humeyni devrimi yapan kişi olarak doğal bir liderdi Hamaney ise uzun yıllar meşruiyetini kanıtlamak için uğraştı tam kontrolü elde ettiğinde ise tüm kurumları tasfiye etti. Şu an İran rejimi paramparça, Hamaney’den sonra gelecek lider bu çok parçalı yapıyı yönetmek için koalisyonlara başvuracaktır. Tek başına bugün Hamaney’in sahip olduğu etkiye sahip olamaz. Mücteba Hamaney’in dini liderlik konumuna gelmesi, monarşiye karşı devrimden yana olan mollalar da dahil olmak üzere herkesi rahatsız edecektir” yorumlarında bulundu.