Doğaya atılan tek kullanımlık plastikler, suda dalga, güneş ve rüzgarın etkisiyle mikroplastik parçacıklara dönüşüp su canlıları tarafından tüketilmesine ve insan besin zincirine girmesine neden olabiliyor. Bu durumdan yola çıkan Erzurum Atatürk Üniversitesi Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölümü’nden Prof. Dr. Muhammed Atamanalp, 7 kişilik ekiple iki yıldır su canlıları üzerinde çalışma yürütüyor.
Farklı deniz ve su kaynaklarından topladıkları 300 balık, 200 ıstakoz, 150 tatlı su midyesi üzerinde araştırma yapan bilim insanları, laboratuvar ortamında yaptıkları detaylı analizde balık beyninde mikroplastik parçacıklar belirledi.
Plastiklerin sorumsuzca kullanımlarından ötürü, çevrede ve sonrasında insan sağlığında ciddi tehlikelere yol açtığını ifade eden Prof. Dr. Atamanalp, şunları söyledi:
“Özellikle tek kullanımlık malzemelerin getirdiği pratiklik sebebiyle yoğun bir şekilde kullanılması ve bunların doğadan bertaraf edilmeden çevreye sorumsuzca bırakılması, bunların su kaynaklarına ulaşmasına neden oluyor. Su kaynaklarına ulaştıktan sonra güneş ışığı, rüzgar veya dalga hareketleri nedeniyle gözle dahi görülemeyecek parçacıklara bölünen bu plastikler, o ortamda bulunan sucul canlılar tarafından gıda sanılıp tüketilerek kendi bünyelerinde depolanmaya başlıyor. Yaptığımız çalışmalarla ilk defa balık beyninde mikroplastik parçacıklarını tespit ettik. Beyinde bu parçacıkların bulunmasıyla beraber, kandan diğer organlara taşındığını göstermiş olduk.”
“İNSANLARA DİREKT OLARAK GEÇİŞ YAPABİLİYOR”
“O tek kullanımlık malzemeler içerisine sıcak içecekler konulduğunda burada çözünen mikroplastik parçaları insanlara direkt olarak geçiş yapabiliyor. İkinci olarak diğer yoldan bunları bünyesine alan sucul canlıların insanoğlu tarafından tüketilmesi insanlarda bir risk, sağlık riski olarak ortaya çıkabilmektedir. Biz ıstakoz, midye ve farklı balık türlerinde bu mikroplastiklerin varlıklarını tespit ettik. Şöyle ki midyeyi ayrı başlık olarak söylüyorum. Beslenme tarzından ötürü midyeler, insanlar tarafından tüketilen dokularında, bu plastik parçacıklarını depoluyorlar ve bunları tüketen insanlara geçiş yapmış oluyorlar.”
“TÜKETİCİDE PANİK OLUŞMASIN”
Atamanalp, balıklar için tüketicide herhangi bir panik oluşmasına gerek olmadığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Çalışmalarımızda şunu ortaya koyduk ki insanlar tarafından tüketilen kas dokusunda, mikroplastik birikimi zarar verecek düzeyde değil ama diğer organlarına baktığımızda özellikle karaciğer ve böbrekte ciddi miktarda mikroplastikleri tespit ettik.”
“Madem bunların kullanımından kaçınılmaz bir durum var, diyoruz ki hiç olmazsa bunlar atık olarak ortaya çıktığında çevreye bırakmayalım. Özellikle geri dönüşüm sistemine bunları dahil edelim. Bu bilinçle hareket edersek hem çevremizi hem su kaynaklarımızı hem o içindeki sucul canlıları ve en nihayetinde de insan sağlığını korumuş oluruz.”