Sevmeyeninin nadir bulunduğu ketçabın nasıl ortaya çıktığını ise daha önce bilmiyorsanız baştan uyaralım, çünkü o zamanlar ketçabın, domatesle uzaktan yakından alakası yok.
Bir dönem düşünün ki çoğu yiyeceğin zehirli olduğu varsayılarak tüketilmiyor. İşte domates de 17. yüzyılda böyle sayıldığı için ağza sürülmüyordu. Ketçap da ilaç olarak hizmet veriyordu!
Kökeni taa Çin’e kadar uzanıyor.
Başlangıçta bir ‘balık sosu’ olarak kullanılan ketçap, domatessiz üretiliyordu. “Ketçap demek, domates demek!” dediğinizi duyar gibiyiz. Ancak o dönemlerde domatesin zehirli bir yiyecek olduğu fikri hakimdi, bu yüzden de insanlar domates tüketmiyordu.
Ge-thcup ve Koe-sheup adıyla Çin’de ortaya çıktığı düşünülen ketçap, fermente olarak içine soya fasulyesi ve balık konularak yapılıyordu.
1736’da sosun tarifinde belirgin bir değişiklik yaşandı.
İnsanlar, bayat bira ve balıkları kaynatarak, ardından da fermente ederek bir sos yapmaya başladılar. Bu yenilikçi yaklaşım, zamanla sos kültürünü dönüştüren de bir adım oldu. Denizcilerin bu tarifi İngiltere’ye taşımasıyla ketçap, daha çok evrim geçirdi.
İngiltere’nin mutfak kültürü, bu benzersiz sosun lezzetini daha da zenginleştirdi. Çeşitli deneyler ve tatlar arasında geçen zaman, ketçabın kendine özgü tat profilini daha da derinleştirdi. Fakat hâlâ domatesli bir tarif söz konusu değildi.
Bilinen ilk domates bazlı ketçap, 1812’de bilim insanı James Mease tarafından hazırlandı.
Bu tarif, domatesin ketçap dünyasına getirdiği eşsiz lezzeti muhteşem bir şekilde sergiliyordu. Mease’in tarifi, ketçabın icadının yanı sıra popülerliğini artıran bir dönüm noktası oldu.
Ketçabı hepimiz bir sos olarak bilsek de 1830’lu yıllarda sadece bir sos olmanın ötesine geçti ve sağlık vaat eden bir ilaç hâline büründü. Bu dönüşümün başlangıcı, 1834 yılında Amerikalı doktor Dr. John Cook Bennett tarafından bir iddia sayesinde oldu.
Dr. Bennett, domates ketçabının ishal, hazımsızlık ve sarılık gibi rahatsızlıklara iyi geldiğini öne sürdü ve hatta bu karışımı “domates hapı” adı altında satmaya başladı.
Ancak Dr. Bennett’in domates haplarını piyasaya sürdüğü zaman, taklitçiler de kendi domates haplarını satmaya başladılar. Bu durum, piyasada bir çekişme doğurdu.
Ne yazık ki bazı taklitçiler, gerçek domates içermeyen müshil ilaçlarını sattılar ve bu ilacın, C vitamini eksikliğinden kaynaklanan iskorbüt hastalığından kırılgan kemiklere kadar her türlü hastalığa tedavi olacak iddiasını yaydılar.
Bu asılsız iddialar nedeniyle de domates ketçabının ilaç olarak kullanılma furyası 1850 yılında çöktü. Tabii ki bu, ketçabın tamamen ortadan kaybolduğu anlamına gelmiyordu. Böylesine parlak bir fikri elbette biri geliştirecekti.
O kişi de hepimizin bugün bile kullandığı “Heinz” soslarının mucidi Henry Heinz oldu.
Tıptan çok uzak bir şekilde piyasaya sürülen ketçap, işte bugünkü formunu 1876’da aldı. Böylece günümüze kadar da ulaşan tarif, hâlâ ilk günkü gibi tazeliğini ve kalitesini koruyor…
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: